Çocukken bir köşede oturup anne ya da babandan şefkat beklediğin sahneler geliyor mu hiç aklına?
Sırf onlar başını okşasın seni fark etsinler diye hasta taklidi yaptığın zamanları?
Sadece dikkatlerini çekmek için yaramazlık yaptığın zamanları….
Belki de çok canın yandı o dönemler ve hatırlamamak için bilinçaltına gömdün o çocukluk günlerini.
Erişkin bir yaşa geldiğinizde; bir eş ya da ebeveyn olduğunuz da bu değersizlik ve şefkat eksikliği
duygusu benliğinizi bırakmayacaktır.
Diyelim ki! hayatınızda bir insan var ve acil işleri dolayısıyla aradığınız zaman o anda telefonuna cevap
veremiyor. İşte tamda olan o anda oluyor. Başlıyor bilinçaltı konuşmaya ‘’seni sevmiyor işte bak
telefonuna da cevap vermiyor, kim bilir belki görüşmek istemiyor seninle’’ bilinçaltı daha neler neler
konuşuyor. Ne kadar tanıdık ifadeler değil mi?
Bilinçli beyin sana ebeveynlerin gibi olmaman gerektiğini söylüyor. Dolayısıyla hayatındaki insanlara
annenin ve babanın sana ya da birbirlerine davrandığı gibi davranmamaya çalışıyorsun. Ama
çocukken sevgi duygusunu da hissetmemişsin. Ebeveynlerin seni hangi duygularla değersiz
hissettirdiyse yetişkin hayatında tam zıttını yapıyorsun. Nasıl mı?
Örneğin ilgi göremediysen karşındakini boğarcasına ilgili davranıyorsun. İstediğin bir şeyi alırken hep
zorluk mu çekiyordun? Hayatındaki insanlara gücünün yettiğince her şeyi almaya çalışırsın.
Ya da fiziksel şiddet mağduruysan doğru ya da yanlış firketemden her şeyi kabule hazır oluyorsun.
İkinci bir yolun ise çocukluğunda yaşadığın travmatik durumları olduğu gibi yetişkin hayatında
etrafındaki insanlara yansıtıyorsun.
Seçtiğin her iki yolda seni doğruya götürmüyor ne yazık ki….
Her öfke patlamanda, kızgınlığında, alınganlıklarında bir kurban rolü ile ebeveynlerini suçluyorsun.
Çünkü kurban rolünde olmak değişime direnmektir ve başkalarını suçlayıp konfor alanından çıkmak
istememektir.
Peki biz kurbanken anne ve babalarımızda aynı rolde değil miydi? Onlarda sevgi görmemişti,
Onlarda kendini değersiz hissetmişti ve bildikleri doğruyla yetiştirdiler bizleri.
Öyleyse hepimiz kurbanların kurbanıyız ve bu döngüyü ancak farkındalıkla yok edebiliriz.
Hepimiz kurbanların kurbanıyız.
Her öfke patlamanda, kızgınlığında, alınganlıklarında bir kurban rolü ile ebeveynlerini suçluyorsun.
Çünkü kurban rolünde olmak değişime direnmektir ve başkalarını suçlayıp konfor alanından çıkmak
istememektir.
Peki biz kurbanken anne ve babalarımızda aynı rolde değil miydi? Onlarda sevgi görmemişti,
Onlarda kendini değersiz hissetmişti ve bildikleri doğruyla yetiştirdiler bizleri.
Öyleyse hepimiz kurbanların kurbanıyız ve bu döngüyü ancak farkındalıkla yok edebiliriz.