REGRESYON TERAPİ NEDİR

Regresyon terapi yetişkin dönemde yaşadığımız duygusal, zihinsel ya da bedensel sorunlarımızın kök Kaynağının erken çocukluk dönemi-anne karnı dönemi ve hatta atalarımızdan gelen epigenetik kodlamalara kadar uzandığını varsayan bir terapi şeklidir.

Regresyon terapi yetişkin dönemde yaşadığımız duygusal, zihinsel ya da bedensel sorunlarımızın kök Kaynağının erken çocukluk dönemi-anne karnı dönemi ve hatta atalarımızdan gelen epigenetik
kodlamalara kadar uzandığını varsayan bir terapi şeklidir.
-Erken çocukluk döneminde yaşadığımız fiziksel ya da ruhsal şiddetler yetişkin hayatımızda anlamlandıramadığımız bize ait değilmiş gibi görünen davranış kalıplarına neden olmaktadır. Ve çoklukla yaptığımız bu davranış sonrası kendimizi çok rahatsız hisseder ve bunu nasıl yaptığımızı sorgularız.
-Anne karnındaki bebek (henüz doğmamış bebek) çoklukla fark edilemeyen bir şekilde savunmasız bir varoluşa sahiptir. Çoğu insan ne yazık ki anne karnındaki bir bebeğin herhangi bir farkındalığı olmadığını düşünür. Oysa 9 aylık bu süreçte bebek fiziksel anlamda annesinden beslenmesi yanında duygusal anlamda da annenin hamilelik süresinde yaşadığı olumsuzluklar mevcutsa anneye ait travmaları da kayıt altına alır.
Örnek verecek olursak bir anne doğmamış bir çocuğundan nefret edebilir. Onun ölmesini isteyebilir hatta bunun için kürtaj dahi yaptırmayı düşünebilir. Normal ve sağlıklı bir ruh hali ile hiçbir annenin istemediği bu durum. Ne yazık ki, Annenin hamile kalmak ya da çocuk sahibi olmak istemediği bir dönem
-Bir şiddet unsuru olarak döllenme gerçekleşmesi.
-Annenin eşinden nefret etmesi
-doğacak çocuğun bireyin hayatını kısıtlayacağını düşünmesi ya da -hamilelik sürecinin çok zor geçmesi vb…durumlarda anne doğacak bebeği istemeyebilmektedir.
Tüm bu durumlara karşın çocuk hayata gelmişse ilerleyen yaşlarda kendisine bu durum iletilmemişse dahi anneye karşı bilinçsizce bir öfke ve uzaklık hissedebilir. Bu durum çocuğa anlatılmış ise çocuk annesini faili ve kendisini de kurban olarak hissedecektir.
-Epigenetik aktarımlar: Hepimiz bu hayatta ailemizin geçmiş kuşaklarına görünmez bağlarla bağlıyız. Soylar arası DNA aktarımında atalarımızdan aldığımız fiziksel özellikler aktarılarken geri kalan ise epigenetik aktarımlardır.
Epigenetik DNA sız aktarımları inceleyen bir bilim dalıdır. Epigenetik bilimi sayesinde kuşaklar öncesi yaşanan acıların, savaşların veya göçlerin gelecek nesiller üzerinde tahribat yaptığını bilmekteyiz. ’Dedesi koruk yer, torunun dişi kamaşır’ ’denilen atasözümüzün dahi bilimsel bir karşılığı olduğunu epigenetik
bilimi sayesinde artık bilmekteyiz. Günümüzde bilim adamları acı travmalara maruz kalmış atalarımızın torunlarında intihar, kişilik bozuklukları gibi psikiyatrik semptomların yüzdesel olarak çok daha fazla olduğunu göstermektedir.
Bu üç ana başlık altında oluşan travmaların tedavisinde regresyon terapisi geçmiş kayıtlara dönerek danışanın derin trans yöntemiyle farkındalığını sağlayıp hatalı kayıtları düzeltmeyi ve olumlamayı sağlayan bir terapi şeklidir.